ATATÜRK’ÜN MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLİK HAYATI
başlamış oldu. Yeni dönem başlayalı henüz bir yıl bile olmamışken İstanbul’da
meşrutiyet yönetimine ve yeniliklere karşı olanlar gerici bir ayaklanma çıkardılar.
13 Nisan 1909 tarihinde çıkan ve 31 Mart Olayı olarak adlandırılan bu ayaklanma,
kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı Hareket Ordusu tarafından bastırıldı.
Padişah II. Abdülhamit isyanı bastıramadığı hatta çıkışında rolü olduğu gerekçesi ile
tahttan indirildi.
Mustafa
Kemal, 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya
başladı. Aynı yıl Trablusgarp’ın işgali üzerine bir grup arkadaşıyla birlikte Osmanlı
Genelkurmayından izin alarak gizlice Trablusgarp’a gitti. Tobruk ve Derne bölgelerinde
görev aldı. 22 Aralık 1911’de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı’nı kazandı. 6 Mart
1912’de Derne Komutanlığına getirildi. Mustafa
Kemal, 1912 yılının Ekim ayında Balkan Savaşı başlayınca Gelibolu’da
bulunan
Bahr-i Sefîd (Akdeniz) Boğazı Kuvay-ı Mürettebesi Komutanlığı Harekât fiubesi
Müdürlüğüne atandı. Bu atama üzerine Gelibolu’ya geldi. Bu cephede bir süre sonra
Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirildi. Bu görevde iken Dimetoka ve dirne’nin
düşmandan geri alınışında büyük hizmetler yaptı. 1913 yılında Sofya Ataşemiliterliğine
(askerî ataşeliğine) atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi.
Ataşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi. I. Dünya Savaşı’nın başlaması ve
Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesi üzerine Mustafa Kemal 19. Tümeni
kurmak üzere
Tekirdağ’da görevlendirildi.
18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransızlar
ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar
verdiler. 25 Nisan 1915’te Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen Arıburnu’na çıkan
düşman kuvvetlerini Conkbayırı’nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarısı üzerine albaylığa
yükseltildi. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta
Anafartalar’da, 17 Ağustos’ta Kireçtepe’de, 21 Ağustos’ta da ikinci kez Anafartalar’da düşmanı
püskürterek büyük zaferler kazandı. Mustafa Kemal’in askerlerine verdiği “ Size, ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde
yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.” emri cephenin kaderini değiştirdi. Mustafa Kemal
ve askerleri yazdıkları kahramanlık destanıyla Çanakkale’nin
geçilemeyeceğini tüm dünyaya kanıtladı.
Mustafa
Kemal Çanakkale Savaşlarından sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev
aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş
ve Bitlis’in
geri alınmasını sağladı (8 Ağustos 1916). 1917’de Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya
giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana
ve Karlsbad’a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918’de Halep’e 7. Ordu Komutanı
olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları
yaptı. Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim
1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması
üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezaretinde (Bakanlığında)
göreve başladı.Görev aldığı her cephede üstün başarılar elde eden Mustafa
Kemal, özellikle askerî çevrelerce
Çanakkale Savaşlarındaki başarılarından sonra tanınmıştır. Trablusgarp Savaşı’ndan
itibaren gösterdiği üstün cesaret, öngörü ve özgüven onu doğal bir lider durumuna
getirmiştir. Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra yurdun her bir
yanı işgale uğrarken İstanbul Hükûmeti ve padişahın duyarsızlığı Türk
milletinin
ümitsizliğe
kapılmasına neden olmuştu. Mustafa Kemal, bu dönemde de halkına ışık ve ümit
olmayı başarmıştır. Kimsenin Türk ulusuna güvenmediği, bağımsızlığı düşünmediği bir
ortamda bağımsızlığın tek çözüm yolu olduğunu savunmuştur. Mustafa Kemal İstanbul’da bulunduğu
sürede padişah dâhil her çevreden insanla görüşmüş ve İstanbul’dan kaldığı
sürece ülkenin kurtuluşu için bir şey yapılmayacağı kanısına varmıştır.Şişli’deki evinde
arkadaşları ile toplantılar yapmış ve Anadolu’ya geçme kararı almıştır. Mustafa
Kemal’e göre ülkenin kurtuluşu, ancak düşman etkisinden uzakta, Anadolu’dan
yönetilecek millî direniş ile sağlanabilirdi. Bunun için de geniş yetkilerle donatılmış
olarak resmî bir görevle Anadolu’ya geçmenin önemli olduğu kanaatindeydi. Aynı
fikri paylaşan yakın arkadaşı Ali Fuat Paşa (Cebesoy) Ankara’da 20. Kolordu Komutanıydı.
Bir diğer arkadaşı Kâzım Karabekir de Erzurum’da bulunan 15.Kolorduya
atanmıştı. Her ikisi de mücadelenin Anadolu’dan yürütülmesinde işbirliği yapmak
hususunda Mustafa Kemal ile görüş birliği içindeydi. Mustafa Kemal Anadolu’ya
resmî bir görevle geçme fırsatı ararken buna İngilizler vesile oldu. Bu dönemde
Karadeniz Bölgesi’ndeki Rumlar çeteler kurarak Türk halkına saldırıyorlardı. Bölge
halkı ise kendini savunmaya geçmişti. İngilizler bu durumu Türkler Rumlara saldırmış
gibi göstermeye çalıyorlardı. İstanbul Hükûmetinden bölgede güvenliğin sağlanmasını
istediler. Mustafa Kemal’in İstanbul’daki çalışmalarından rahatsız olan hükûmet
de onu 9. Ordu Müfettişi olarak atadı (30 Nisan 1919). Mustafa Kemal Osmanlı
Genelkurmayındaki arkadaşlarının yardımı ile elde ettiği geniş yetkilerle 19
Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
Mustafa
Kemal’in Samsun’a çıkışı, Türk milleti ile Mustafa Kemal’in kaderini birleştirecektir.
Mustafa Kemal kurtuluş yolunda Türk milletinin umudu ve önderi olacaktır. Bu
başlangıç onu Türk Kurtuluş Savaşı’nın da lideri yapacaktır. Kurtuluş Savaşı’nın “Başkomutan”ı
olacak olan Mustafa Kemal, Sakarya ve Başkomutan Meydan Savaşlarını
kazanarak Türk milletini özgürlüğe kavuşturacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder