Ergenekon Destanı

29 Kasım 2012 Perşembe

Ergenekon Destanı

ERGENEKON DESTANI
“Türk illerinde Kök Türk oku ötmeyen, Kök Türk kolu yetmeyen bir yer yoktu. Bütün kavimler birleşerek Kök Türklerden öç almaya karar verdiler. Türkler çadırlarını, sürülerinin bir yere topladılar. Çevresine hendek kazdılar, beklediler. Düşman geldi. Vuruş başladı. On gün vuruştular, Kök Türkler üstün geldi.” Düşman, Türkleri er meydanında yenemeyeceklerini anladığından hileye başvurdu. Kök Türkleri gafil avlayıp, çadırlarını bastılar. Büyük bir katliam gerçekleştirdiler. ‹l Han’ın küçük oğlu Kayan (Kıyan) ve yeğeni Tukuz (Negüz) kadınlarıyla birlikte düşmanın elinden kaçtılar ve onların bulamayacağı bir yere “Ergenekon” a geldiler. Burası geçit vermez, sarp
dağlarla çevrili orta yeri düz, verimli bir ovaydı. Burada bir müddet sonra nüfusları gittikçe çoğaldığında, birbirine akraba, ayrı ayrı “oba”lar oluşturdular. Nihayet dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri Ergenekon’a sığamaz oldu. Kurultay toplayıp, Ergenekon’dan çıkma kararına vardılar. Çıkış için tek bir geçit vardı fakat burası da demirdendi. Bir demirci ustasının fikriyle demir dağ büyük bir ateş yakılıp, büyük körüklerle ateşe verilerek eritildi. Nihayet, Bozkurt adlı bir başbuğun liderliğinde, Türkler Ergenekon’dan çıkıp bütün dünyaya yayıldılar.
(Derlenmiştir.)

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı