Osmanlıda Toplumsal Dayanışma

6 Aralık 2012 Perşembe

Osmanlıda Toplumsal Dayanışma nasıldı?

Tarih boyunca Türkler, toplumsal dayanışmaya ve yardımlaşmaya önem vermişlerdir. Varlıklı kişiler, vakışar kurarak muhtaç insanlara yardım etmişlerdir. Selçuklu Döneminde gelişme gösteren vakışar, Osmanlı döneminde en üst seviyeye ulaşmıştır. Anadolu’da bilinen ilk vakıf 1048 tarihlidir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde sayıları yüz binlere yaklaşan vakışar toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına geniş ölçüde katkıda bulunmuştur.
Osmanlı Devleti’nde toplumun sosyal ve ekonomik hayat seviyesinin yükseltilmesi, insanların sağlık, eğitim ve kültür ihtiyaçlarının karşılanmasında vakışar çok önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı ülkesinde yapılan imaret, cami, mescit, medrese, kervansaray, han, hamam, yol, su, köprü, hastane ve okul gibi yapıların tamamı vakıf hizmetidir.
Osmanlı Devleti’nde eğitim vakışar eliyle yürütülürdü. Temel eğitimden üniversiteye kadar eğitimin her aşaması ücretsizdi. Vakışar, öğrencilere yurt ve barınma olanakları yanında burs da sağlamıştır. Darüşşifa, darüttıp gibi vakıf kuruluşları da sağlık alanında hizmet vermiştir. Bu kuruluşların sağladığı hizmetler ücretsizdir. Vakıf kurumları arasında yer alan bimarhaneler zihinsel engelli bireyler ve psikolojik rahatsızlığı bulunan insanlara müzik eşliğinde tedaviler sunmuştur. Osmanlı Döneminde öksüz ve yetimlere, hastalara, görme özürlülere, sağır ve dilsizlere, zihinsel engelli bireylere ve ruh hastalarına da kurulan vakışar aracılığıyla hizmet götürülmüştür.
Osmanlı vakışarı, varlıklı kişiler yanında padişah, sadrazam ve diğer yüksek rütbeli devlet adamları tarafından kurulmuştur. Osmanlı Devleti’ndeki vakışarın yarıdan çoğunun padişah ve devlet adamları tarafından kurulduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti vakıf sistemini her zaman desteklemiş ve vakışarın korunması için tedbirler almıştır. Devlete ait gelirlerden büyük bir kısmının vakışara bırakılması sağlanmıştır.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’da Sahn-ı Seman ve Tetimme medreselerini yaptırdıktan sonra bir de hastane inşa ettirdi (1470). Burası, hastane ve hastalara yemek pişirecek imaret olmak üzere iki kısımdı. Hastanede mevcut hastalardan başka dışarıdan ayakta tedavi için gelen fakir hastalar, haftada bir gün muayene edilerek ihtiyaçları olan ilaçlar kendilerine veriliyordu. Hastanede imaretinde iki aşçı, doktorların hastalar için pişirilmesini emrettikleri diyet yemekleri pişiriyordu. Doktorlar ve diğer görevlilerin ücretleri vakıf tarafından karşılanıyordu.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı