Evrenin oluşumuyla ilgili teoriler, big bang teorisi
ve
başlangıcı olmayan evren görüşüdür. Bu görüşe göre evren, sonsuzdan beri var olmuştur
ve sonsuza kadar da varlığını ve şu anki hâlini koruyacaktır. İkincisi ise günümüzde
çoğu bilim insanı tarafından kabul gören, evrenin bir başlangıcının olduğu görüşüdür.
Çünkü astronomideki son buluşlar evrenin sürekli bir genişleme içinde olduğunu göstermiştir.
Evrenin oluşumu hakkında ortaya koydukları bu görüşler sonucunda
anlaşmazlıklara
düşmelerine rağmen günümüzde bilim insanlarının büyük çoğunluğu evrenin oluşumu
konusunda bir görüş birliğine varmışlar dır. Bilim insanlarının görüş birliğine
vardıkları bu teoriye “Big Bang (Büyük Patlama)” denilmiştir.
Teoriye göre, evren günümüzden en az on milyar yıl önce, çok yüksek
sıcaklık ve yoğunluktaki bir yapıdan büyük bir patlama sonucu oluşmuş olup, bu
yapıdan, söz konusu patlama ve genişleme sonucunda, en hızlı hareket eden kütleler
en dışta, daha yavaş hare ket edenler ise en içte olmak üzere, bir yayılım başlamıştır.
Söz konusu evren modeline göre, patlama ve genişleme süreci 10-20 mil yar yıl
kadar sürmüştür ve hâla
da sürmektedir.
“Big Bang Teorisi”ne
kadar bilim insanları evrenin durağan olduğunu maddenin sonsuzdan gelip sonsuza
gittiğini savunuyorlardı. Bundan dolayı başlangıçta bilim insanları bu teoriyi
kabullenmek istemediler.
Evrenin
oluşum teorileri ilk olarak 1922 yılında Alexander Friendmann (Aleksandır
Frendmen) tarafından ortaya konuldu. “Eğer evren sürekli genişliyorsa, evrendeki
gök cisimlerinin geçmişte birbirlerine daha yakın olmaları yani evrenin daha sıkışık
olması gerekir.” hipotezinden yola çıkan Belçikalı bilim insanı Georges Lemaitre
(Jorj Lömet) 1927 yılında “Büyük Patlama Teorisi”ni ortaya koymuştur. Bu teoriye
göre evrenin bir başlangıcı vardır ve evren sürekli genişlemektedir. Evrenin genişlemesini,
üzerinde gök adalarını temsil eden sembollerin bulunduğu bir balona benzetebiliriz.
Balon şiştikçe üzerindeki sembollerin birbirinden ayrılması gibi evren de genişlemekte
ve gök adalar birbirinden uzaklaşmaktadır. Nitekim ünlü astronom Edwin Hubble
(Edvın Habıl) da 1929 yılında gök adaların birbirinden uzaklaştığını gözlemleyerek
evrenin devamlı genişlemekte olduğu hipotezini desteklemiştir. Daha sonra 1929
yılında Edwin Hubble’ın yaptığı gözlem çalışmalarıyla evrenin devamlı olarak
genişlemekte olduğu ispatlandı.
Hublle’ın
yaptığı bu gözlem çalışmalarına en iyi destek 1989 yılında NASA tarafından
geldi. Bilim insanlarının teorik çalışmalarına göre büyük patlamadan sonra mutlaka ortada bir radyasyonun kalması gerekiyordu. İşte bu
durumda bu radyasyon araştırılmalıydı. NASA tarafından 1989 yılında COBE adlı
uydu fırlatıldı ve uydu fırlatılışından sekiz dakika sonra bu radyasyonu tespit
etti. Bundan sonrada yapılan
çalışmalar da “Big Bang
Teorisi”ne desteklemeye devam etti. İşte
Edwin Hubble’ın gerçekleştirdiği bu gözlem “Big
Bang Teorisi”nin bir kanıtı oldu. Bu
incelemeler sonucunda varılan sonuçlar şöyle dir:
1. Evrenin dörtte üçü hidrojen ato mundan oluşur.
2. Evrenin dörtte biri helyum ato mundan oluşur.
3. Bu oranlar evrenin her yönünde tespit edilir.
4. Hidrojen atomunun oluşması için gerekli olan çok yüksek sıcaklıktaki
ortamı
ancak “Büyük Patlama” sağlar.
5. Helyum yıldızlarda oluşabilir ama evrendeki % 25’lik helyum
ancak bu teoriyle
açıklanabilir.
6. Yıldızlar döteryum ve lityum gibi elementleri parçalar. Dolayısıyla
bunların
oluşumu ancak “Büyük Patlama” ile mümkündür.
0 yorum:
Yorum Gönder