6.sınıf 8.ünite Yer kabuğu nelerden oluşur ünite özeti
ÖZET
- Üzerinde yaşadığımız yer kabuğu mineral ve taş parçalarından oluşan
kayaç adı verilen yapılardan oluşur. Kayaçlar oluşum şekillerine göre üçe
ayrılırlar:
a. Magmatik kayaçlar; yerin derinliklerinde akkor (erimiş) hâldeki
magmanın yerin içine ya da yüzeye yakın veya yüzeyde soğuyarak katılaşması ile
oluşan kayaçlara magmatik kayaçlar adı verilir. Volkanik püskürmelerle oluştuğu
için diğer bir adı da püskürük kayaçlardır. Granitler, bazaltlar, sünger taşları
magmatik kayaçlara örnektir.
b. Tortul kayaçlar; yeryüzü üzerindeki magmatik kayaçlar uzun
yıllar süren zaman içinde sıcaklık , yağış , rüzgâr vb. dış etkilerle ufalanır.
Ufalanan bu mineral ve taş parçacıklarına tortu denir. Meydana gelen tortular rüzgâr ve
suların yardımıyla başkalaşıma uğrayarak tortul kayaç oluşturacakları kendileri için
uygun ortamlara taşınır. Her taşınan tortunun üzerine aynı yollarla başka tortular
da gelir ve bu tortular zamanla çökerek tortullaşır. Her gelen tortu diğer
tortulara baskı yapar, tortu tabakaları kalınlaşır ve katılaşır. Buna göre tortul
kayaçlar dört değişik
şekilde oluşabilirler; erozyon , taşınma , birikme , sıkışma.
Kalkerler, travertenler, alçı taşları , kireç taşı , çakıl taşı , kum vb. bu kayaçlara
örnektir.
c. Başkalaşım kayaçları; sıcaklık , basınç ve suların etkisi
altında kalan magmatik ve tortul kayaçlar zamanla değişikliğe uğrayarak başkalaşım
kayaçlarını oluştururlar. Bu kayaçlar kimi yönden oluşturdukları kayaçlara benzeseler de
farklı özellikler gösterirler. Isı ve basınç etkisiyle kristal bir yapıya
dönüşürler. Mermerler, mikeşistler, kuvarslar başkalaşım kayaçlarına örnektir.
- Kayaçlar oluştukları günden bugüne kadar geçen sürede çeşitli
değişikliklere uğramıştır. Görüntüde bulundukları yerden hareket etmiyorlarmış
gibi dursalar da aslında onlar sürekli değişimin birer parçasıdır. Kayaçların
geçmişten bugüne doğal yollarla devam eden bu dönüşümüne kayaç döngüsü denir. Bu
döngüyü devam ettiren etken doğal olaylardır.
- Ekonomik değeri olan kayaçlara maden denir. Ülkemiz madenler
bakımından zengin bir ülkedir. Madenlerimizin tamamı henüz belirlenememiştir.
- Tarih öncesinde yaşamış pek çok şekilde yok olmuş ölen bir
canlının yumuşak dokuları diğer canlılar tarafından tüketilmiş ya da bakteriler
tarafından çürütülerek yok edilmiştir. Birçoğunun ölümü sırasındaki ortam bu canlıların
günümüze kadar gelebilmesi için uygun olmadığından bu canlılara ait kalıntıların
günümüze kadar ulaşması mümkün olmamıştır. Ölen bir canlıya ait kalıntıların
günümüze kadar ulaşabilmesi için hava ile temasının kesilmesi gerekir. Uygun
şartlar sağlanarak havayla teması kesilen bu türden kemik, iskelet, kabuk ve yaprak
gibi kalıntıların
uzun süren bir süreç içinde taşlaşarak günümüze kadar ulaşmış
yapıların tümüne fosil denir.248
- Fosiller, bir yandan kendileri hakkında bilgi sahibi olmamızı
sağlarken diğer taraftan bulunduğu katmanın oluşum tarihi ve oluşum biçimi
hakkında bilgi verir. İçinde bulunduğu katman hakkında bilgi edinmemizi sağlar.
- Oluşum süreci ile oluşum sırasında canlı atıklarının olması
sebebiyle bu yakıt türlerine fosil yakıtlar denilmektedir.
- Doğada ilk canlının oluşumundan günümüze kadar geçen zaman
içinde çok sayıda canlının olduğunu, bunların pek çoğunun günümüzde yaşamadıklarını
fosiller yardımı ile öğreniyoruz. Soyu tükenmiş olan pek çok canlıyı
tanımamızda fosillerin varlığı inkar edilemez bir gerçektir.
Fosilleri ve özelliklerini inceleyen bilim dalına bilim dünyasında
paleontoloji, bu bilim dalı ile uğraşan bilim insanlarına ise paleontolog
denilmektedir. Bu insanlar fosillerle ilgili olarak inceleme ve araştırma yaparlar. Bu
incelemeler sonucunda geçmiş dönemler ve fosili bulunan canlı hakkında da bilgi sahibi oluruz.
Ayrıca bu incelemeleri yapan paleontologlar yaptıkları incelemeler sonucu Dünya’da
meydana gelen iklim ve yeryüzü değişimleri hakkında fosiller yardımı ile milyonlarca yıl
öncesine ışık tutarlar. - Toprak; çok uzun yıllar boyunca rüzgâr ve suyla küçük parçalara
bölünen kayalardan oluşmuştur. Toprak özelliklerine göre çeşitlilik
gösterir:
a. Tarım için en elverişli toprak humuslu topraktır. Koyu renkli,
yumuşak ve çok verimli olan bu toprak türü bünyesinde bitki ve hayvan
kalıntılarını barındırır.
b. Seramik, tuğla, kiremit vb. ürünlerin yapımında kullanılan
toprak türü killi topraktır.
İçeriğinde bol miktarda kil bulunur. İşlendiğinde sert bir yapıya
sahip olan bu toprak türü ısıya dayanıklıdır ve asitlerden etkilenmez.
c. Suyu toprağın altına çabuk ulaştıran, su tutma özelliği olmayan
toprak türüne kumlu toprak denir. Özellikle pamuk üretiminde bu topraktan
yararlanılır.
d. Yapısında bol miktarda kireç barındıran topraklara da kireçli
toprak adı verilir. Bu toprak türü tarıma elverişli değildir. Gevşek bir yapıya sahip
olan bu toprak türü su tutmaz.
- Kayaçlar oluştukları günden bugüne kadar geçen sürede çeşitli
değişikliklere uğramıştır. Görüntüde bulundukları yerden hareket etmiyorlarmış
gibi dursalar da aslında onlar sürekli değişimin birer parçasıdır. Kayaçların
geçmişten bugüne doğal yollarla devam eden bu dönüşümüne kayaç döngüsü denir. Bu
döngüyü devam ettiren etken doğal olaylardır.
- Çeşitli etkilerle yeryüzünde bulunan kayaçların ve organik
maddelerin bozulup parçalanması sonucu oluşan ve yer kabuğunu ince bir tabaka hâlinde
kaplayan toprağın akarsu, çığ, rüzgâr vb. gibi çeşitli dış etkenlerle yer
değiştirmesine erozyon denir. Bu olay sonucunda toprağın verimli katmanı ortadan kalkar.
- Yağan yağmurlar, sert esen rüzgarlar ya da akan bir nehrin sebep
olduğu erozyon şiddeti, bitki örtüsünün seyrekliği ve arazi eğiminin de etkisi
ile orantılı olarak artar.
- Yaşadığımız zamandan sonrasını da düşündüğümüzde erozyonu
önlemek için çaba sarf etmeli, ülkemizin çöl olmasını istemiyorsak erozyondan
korunma yollarına başvurmalı ve erozyonla mücadele etmenin önem vermeliyiz.
- Dünyamızın 4/3’ü sularla kaplıdır. Bunlardan bir kısmı yer
altında soğuk veya sıcak sular hâlinde bulunurken bir kısmı ise yer yüzünde
bulunurlar. Okyanuslar, denizler, göller, nehirler, buzullar Dünya yüzeyinde bulunan ve
bizim görebildiğimiz sulardır. Bunların haricinde bizim göremediğimiz yer altında da
gerek sıcak gerekse de soğuk su bulunmaktadır.
- Sızma sonucu yer altında biriken bu suların yer yüzüne
kendiliğinden çıktığı yerlere kaynak denir. Kaynak sularının bir kısmı soğuk, bir kısmı
da sıcak ya da ılıktır. Buna göre kaynak suları;
a. Soğuk su kaynakları,
b. Sıcak su kaynakları olmak üzere iki grupta incelenebilir.
- Sıcak su kaynaklarına termal kaynak adı da verilir. Yurdumuz
termal kaynaklar yönünden zengin bir ülkedir.
- Sıcak suların bir kısmı da magmadan gelen kızgınlığın etkisiyle
iyice ısınıp bazı mineralleri de eritip bünyelerine katarak yer yüzeyine çıkarlar.
Bu sulara maden suları denir.
- Kimi yer altı suları bazı hastalıkların tedavi sürecinde
kullanılır. Hastalıklara iyi geldiği söylenen kaynak sularına ise içme veya içmece adı verilir.
- Yer yüzünün şekillenmesinde rüzgârların, akarsuların, yağışların
vb. etmenlerin rol oynadığını biliyoruz. Yer kabuğunun oluşum sürecinde meydana
gelen yeryüzü şekillerine doğal anıtlar denir. Buna göre travertenler,
şelaleler, göller birer doğal anıttır.
- Bunlar yüzeyde olan değişikliklerdir.Yer altında bulunan ve en
az bir kişinin sığabileceği genişlikte olan boşluklara mağara denir. Bu mağaralar
bir kişinin ancak sığabildiği yerler olabileceği gibi kilometrelerce uzunluk
ve genişlikte de olabilirler. Bazı mağaralarda tavandaki çatlak veya tabakaların
arasındaki suyun sızmasıyla sarkıt (tavanda ise) ve dikitler (tabanda ise)
oluşmuştur. Ülkemizin 2/5’i mağara turizminin gelişimine uygun kayalardan meydana
gelmiştir. Bu mağaraların büyük bir bölümü Batı ve Orta Toros dağlarında yer
alırlar.
0 yorum:
Yorum Gönder